Ruh ve Madde Yayınları
Çeviri : Selçuk Caydı
Sayfa Sayısı: 167
İki bin dizelik Mahabharata Destanı'nın on sekiz bölümden oluşan kısmıdır. Hindistan'ın dört kutsal kitabı Veda'ların özü sayılır. Beş bin yıl kadar önce Hint yarımadasındaki Krukşetra'da büyük bir savaş olur ve karanlık çağın başlamasına sebebiyet verir. Kuru hanedanının iki
kanadı arasında gerçekleşen savaşta haklı taraf olan Arcuna yeğeni Krşna'nın Tanrı'nın yeryüzündeki cisimlenmesi olduğunu anlar ve yakınlarının birbirleriyle savaşıp ölmelerini istemediğinden dolayı Krşna'yı bazı konularda ikna etmek ister. En büyük özelliği laik bir savaşçıya vahyedilmiş olmasıdır. Çok sevdiğim kitaplardan biridir. Benim için ilham verenlerdendir.
Maddesel bedenlerin hepsi geçicidir. Yani bir bedene girmiş olan ruh asla yok edilemez, (sınırlanamaz) ölçülere sığmaz... Öyleyse savaş, ey Bharata'nın ardılı.
Öldürüldüğünü sanan da, öldürüleceğini sanan da, asla bilenlerden sayılmaz. Öz benlik asla öldürülmez ve öldürülemez.
Ruhun doğumu ya da ölümü; geçmişte şimdi ve gelecekte yoktur. O doğmamıştır, sonsuzdur, hep var olmuştur, ilktir (var olan en eski şeydir) hiç bir zaman ölmez. Ölecek olan bir şey varsa o da bedendir.
Eğer ruhun doğduktan sonra yeniden dirilmemecesine öldüğünü düşünüyorsan, yine de yanıp yakılmana gerek yok güçlü kollu Arcuna
Ey Bharata'nın oğlu Arcuna; bedenin ruhunu asla öldüremez. Bu nedenle ölenlerin ardından yas tutman gereksizdir.
Sana verilen görevleri yerine getirebilirsin, ama çaban sonucu ortaya çıkan ürünlere talip olmaya hakkın yok. Yaptığın işlerin, senin sayende sonuç verdiğini sanma. Ve asla görevini yerine getirememezlik etme.
Duyularını tatmin etme isteğinden vazgeçerek onlardan arınmış, her türlü mülkiyet duygusunu bir kenara bırakmış ve sahte benliğinden (egosundan) kurtulmuş olan kişi, yalnız o, gerçek huzura kavuşabilir.
İnsan çalışmaktan (görevini yerine getirmekten) vazgeçerek kaderin etkisinden kurtulamaz; tıpkı dünyadan elini eteğini çekerek (mükemmellik yolunda) başarı kazanamayacağı gibi
Bilgeler, kendi yaptıkları işlere kapılan cahillerin aklını karıştırmamalıdırlar. Onların çalışmamalarını sağlamak yerine, özveriyle hareket ederek, cahilleri çeşitli uğraşlarla meşgul etmelidirler.(böylece onları tanrısal şuura yaklaştırmamalıdırlar.)
Onun için, ilk önce duyularını kontrol altına alarak günahların büyük sembolü zevki yen. Temiz ruhun mükemmellik şuurunu bozup yok edene (zevke) kılıcınla vur, ey Bharataların en iyisi Arcuna
Tanrı'yla ilgili düşüncelere dalmış kişi, kesinlikle Tanrı'nın spiritüel krallığına erişecektir.. Çünkü o bütün benliğini, kayıtsız şartsız uyguladığı ve spiritüel kalitede sonuçlar aldığı
spiritüel faaliyetlere adamıştır.
Bir spiritüel ustaya yönelerek gerçeği öğrenmeye çalış. Ona büyük bir sadakatle yaklaşarak sorularını sor ve hizmet et. Kendi kendini gerçekleştirmiş mükemmel ruhlar, gerçeği görmüş olduklarından sana önemli bilgiler açıklayabilir, vahyedebilirler.
(Açıklanan) kutsal yazıtlara güvenmeyen cahil ve inançsız kişiler, Tanrısal şuura erişemez, yıkılır giderler. Güvensiz (kuşkucu) ruhlar için ne bu dünyada ne bundan sonraki dünyada mutluluk yoktur.
Tamamen Ben'im şuurumda (bana erişmiş) olanlar; kime ve neye adanmış olursa olsun, tüm adakların eriştiği kişinin Ben olduğumu bilenler; tüm yarı-Tanrıların (dinlerin tanrılarının ve düşünce sistemlerinin) ve tanrısal katların efendisinin ben olduğumu bilenler, tüm canlıların iyiliğini isteyip iyiliğini düşünen dost olduğumu bilenler, maddesel varoluşun azabından kurtulup huzura kavuşurlar.
Canlıların doğasında oluşan zeka, bilgi, özgürlük, özgüven, hoşgörü, içtenlikli doğruluk, duyuların kontrolü, şuurun kontrolü, mutluluk, kader, doğum, ölüm, korku ve korkusuzluk...
Zor kullanmamak, soğukkanlılık, hoşnutluk, ceza, iyilik (hayırseverlik), şan şöhret ve yüz karası (şerefsizlik) çeşitli şekillerde Ben'im tarafımdan düzenlenmiştir (yaratılmıştır).
Özverili çalışmalarını büyük bir sevgiyle sürdürenlere, Bana gelebilmeleri için parlak zeka veririm.
Onların kalbinde yer etmiş olan Ben, onlara gösterdiğim (çok özel) şefkatimin bir işareti olarak, bilgisizliklerinden doğan (içlerindeki) karanlığı, bilginin meşalesiyle (ışığıyla) aydınlatırım.
Tüm dolandırıcılıklar içinde kumar Ben'im. Görkemliler arasında görkemim. Ben zaferim. Ben serüvenim. Ve Ben, güçlülerin gücüyüm.
(İnsanın) kendini (özbenliğini) tanımasının önemini kavrayarak felsefi alanda mutlak gerçeği aramak. Bütün bunları gerçek bilim ilan ediyorum. Bunların dışında köklü bilgi aramak, cehalettir.
O duyuların kaynağı olmasına karşın duyulara sahip değildir. Tüm canlılara can vermesine karşın onlardan bağımsız, doğanın çeşitli tezahürlerinin üzerindedir. Ayrıca O, maddesel dünyadaki bütün tezahürlerin efendisidir.
Işıldayan bütün varlıkların ışığı O'dur. O maddenin karanlığının ötesinde ve tezahür etmemiş haldedir. İşte o bilimin hedefidir ve herkesin kalbindedir.
Yapılan her türlü hareketten, doğanın çeşitli ifade şekillerinin sorumlu olduğunun, en yüce Tanrı'nın tüm bunların ötesinde (aşkın) olduğunun ayırdına varan kişi, gerçeği "gören"lerden biridir. O benim spiritüel doğama yükseltilecektir.
Güçlülük, kusura bakmamak (bağışlayıcı olmak), dayanıklılık, temizlik, kıskançlık ve şan-şeref tutkusundan arınmış olmak... (gibi) aşkın özellikler, tanrısal doğaya sahip kutsal insanların özellikleridir, ey Bharata'nın ardılı Arcuna
Kibir, azamet, kendini beğenmişlik, öfke, kabalık, bilgisizlik (cehalet) ... şeytani doğaya sahip olanların özellikleridir, ey Prtha'nın oğlu Arcuna
Şeytani olanlar ne yapılması gerektiğini ve neyin yapılmaması gerektiğini bilmezler. Onlar temizliği ve doğru davranış şekillerini bilmezler. Onlarda, doğruluk denen şey de bulunmaz.
Onlar, Dünya'nın gerçek olmayıp, dayanağının da bulunmadığını; Dünya'nın, evrenin kendiliğinden oluşmuş bir tezahürü olduğunu, ona hükmeden bir Tanrı'nın var olmadığını söylerler. Doğumlarının (Dünya'ya gelişlerinin) cinsel zevkten başka bir nedeninin olmadığını söylerler.
Doyumsuz zevklere sığınan, kibirden ve sahte şan-şereften başları dönmüş kötü varlıklar (şeytani olanlar), büyük bir yanılgı içinde yaşamaktadırlar. Onlar kalıcı olmayan şeylere büyülenerek, komplocu kirli faaliyetlerini sürdürürler.
Onların korku ve endişeleri, yaşamlarının sonuna (ölüm anına) dek, olağanüstü boyutlara çıkar. Yaşamlarının baş hedefi kabul ettikleri duyularının tatminine sığınırlar.
Sahte benlikleri, güçleri, kibirleri, zevkleri ve öfkeleriyle akılları karışmış olan kötü varlıklar (şeytani insanlar), Tanrı'nın kendi bedenlerinde ve diğer bedenlerdeki en yüksek kişiliği kıskanırlar ve gerçek inancı (dini) kötülerler
İnsanlar arasından kıskanç olanları ve kötülük düşünen (yapan) o alçakları, maddesel varoluşun şanssız (mutsuz) şeytani şekillerine doğru iterim.
Böyle insanlar (doğum-ölüm) çemberi içinde devamlı şeytani yaşam biçimleri içinde doğacaklarından, Bana asla yaklaşamazlar, ey Kunti'nin oğlu Arcuna. Giderek varoluşun iğrenç (lanetli) şekillerine batarlar.
Bu cehenneme giden üç yol vardır: zevk, öfke ve hırs. Her akıllı insan, bu üç şeyden vazgeçmelidir. Çünkü onlar ruhu alçaltırlar.
(Var olan her şeyin, Tanrı'nın bir uzantısı olduğu şuuruyla) her şeyin içinde olan Tanrı'yı ululayarak (O'na saygı göstererek) , doğası gereği üzerine düşen görevini (işini) de en iyi şekilde yapanlar, mükemmelliğe erişirler.
(Tam anlamıyla) başarılı olmasa bile insanın kendi doğasına uyan görevini (işini) yerine getirmesi; başka birinin işini üstlenerek onu mükemmelen yapmasından daha iyidir. İnsanın, kendi doğasına uygun işlerle uğraşması, asla günahkar reaksiyonlara neden olmaz.
Dinin her türlüsünü bir kenara bırak ve (yalnızca) Bana teslim ol (Bana bağlan). Ben seni tüm günahlarından arındıracağım. Korkma!